CHP Kayseri Milletvekili Aşkın Genç, iktidarın ekonomi politikasının sonucunun halka kesildiğini belirterek, “Çiftçilerin bankalara olan borcu bir yılda yüzde 47,1 artarak 868,6 milyar liraya yükseldi. Çiftçinin zamanında ödeyemediği için icra takibine düşen kredi miktarı ise yüzde 72 oranında arttı. Hükümetin uyguladığı yüksek faiz politikası ve artan girdi maliyetleri, tarım üreticisini tamamen borç batağına sürüklüyor” dedi.
CHP Kayseri Milletvekili Aşkın Genç, ekonomi verileri üzerinden iktidarın politikalarını eleştirdi. Genç, yaptığı açıklamada şunları ifade etti:
“Sanayide çarklar yavaşlıyor”
“Türkiye ekonomisi, hükümetin çizdiği pembe tablonun aksine derin sorunlarla boğuşuyor. Son veriler, üretimin yavaşladığını, vatandaşın borç yükünün giderek arttığını ve alım gücünün eridiğini ortaya koyuyor. 2024 yılında ihracat bir önceki yıla göre yüzde 2,4 artarak 261,9 milyar dolara ulaşırken, ithalat yüzde 5 gerileyerek 344 milyar dolar oldu. Bu verilere göre dış ticaret açığı 82,2 milyar dolara geriledi ancak hâlâ son on yılın en büyük üçüncü açığı olarak kayıtlara geçti. İthalattaki azalma yatırım ve üretim için gerekli olan ara malların temininde sıkıntı yaşandığını gösterirken, ihracattaki düşük artış oranı Türkiye’nin küresel pazarda rekabet gücünün azaldığını ortaya koyuyor. Özellikle imalat sanayi kapasite kullanım oranının ocak ayında yüzde 74,6’ya kadar gerilemesi sanayide çarkların yavaşladığını ve üretimde önemli bir daralma yaşandığını gösteriyor.
“Vatandaşların bankalara ödediği faiz 7 kat arttı”
Sanayide üretim düşerken, vatandaşın ekonomik yükü giderek artıyor. Bankalara olan bireysel kredi ve kredi kartı borçları sadece bir hafta içinde 54,7 milyar lira artarak 4 trilyon 15 milyar liraya ulaştı. Bu borç sarmalı vatandaşın artık günlük temel ihtiyaçlarını bile kredi kartlarıyla karşılamak zorunda kaldığını gösteriyor. Cumhurbaşkanının 2021 yılında ‘Nas böyle emrediyor’ diyerek
başlattığı faiz indirim sürecinin ardından vatandaşların bankalara ödediği faiz tam 7 kat arttı. 2024 yılında bireysel krediler için 515,6 milyar lira, kredi kartı borçları için 341 milyar lira olmak üzere toplamda 856,6 milyar lira faiz ödendi. Bu rakamlar, yanlış ekonomik politikaların faturasının vatandaşa kesildiğini açıkça ortaya koyuyor.
“KOBİ’lerin bankalara olan kredi borcu 4,4 trilyon liraya yükseldi”
Küçük ve orta ölçekli işletmelerin bankalara olan kredi borcu 4,4 trilyon liraya yükseldi. KOBİ’lerin borçları hızla artarken, ödeme güçlüğüne düşen işletmelerin icra takibine alınan kredi miktarı 87 milyar liraya çıktı. Tarım sektöründe de durum farklı değil. Çiftçilerin bankalara olan borcu bir yılda yüzde 47,1 artarak 868,6 milyar liraya yükseldi. Çiftçinin zamanında ödeyemediği için icra takibine düşen kredi miktarı ise yüzde 72 oranında arttı. Hükümetin uyguladığı yüksek faiz politikası ve artan girdi maliyetleri, tarım üreticisini tamamen borç batağına sürüklüyor.
“TÜİK’e göre aylık enflasyon yüzde 5,03, ENAG’a göre ise yüzde 8,22…”
TÜİK ve bağımsız enflasyon araştırma grubu ENAG’ın açıkladığı enflasyon verileri Türkiye’de ekonomik gerçekliğin iki farklı yüzünü gözler önüne serdi. TÜİK’e göre ocak ayında tüketici fiyat endeksi (TÜFE) yüzde 5,03 oranında artarken, yıllık enflasyon yüzde 42,12 seviyesine geriledi. Ancak ENAG’a göre ise aylık enflasyon yüzde 8,22, yıllık enflasyon ise yüzde 81,02 olarak hesaplandı. Üretici fiyatlarındaki artış oranı da dikkat çekici seviyelere ulaştı. TÜİK’e göre Yurt İçi Üretici Fiyat Endeksi (Yİ-ÜFE) ocak ayında yüzde 3,06 artarken, yıllık üretici enflasyonu yüzde 27,20 olarak gerçekleşti. Bu da sanayicilerin artan maliyetleri henüz tam olarak tüketiciye yansıtmadığını gösteriyor ve ilerleyen aylarda tüketici enflasyonunun daha da artacağının sinyallerini veriyor.
“Asgari ücret, daha ilk ayında açlık sınırının altında kaldı”
Tüm bu olumsuz tablo içerisinde, Türk-İş’in açıkladığı verilere göre açlık sınırı ocak ayında 22 bin 131 lira, yoksulluk sınırı ise 72 bin 88
lira olarak hesaplandı. Asgari ücretin daha ilk ayında açlık sınırının altında kalması, ekonomik krizden en çok dar gelirli vatandaşların etkilendiğini gösteriyor. Türkiye’de gelir dağılımındaki adaletsizlik de giderek derinleşiyor. 2024 yılı sonunda bankalarda bulunan toplam 17,6 trilyon liralık mevduatın yüzde 77,8’i sadece 1 milyon 828 bin hesapta tutuluyor. Zengin daha da zenginleşirken, milyonlarca insan ay sonunu getirebilmek için borçlanıyor.
“Halkın 2025 yılı sonunda enflasyon beklentisi yüzde 69,2”
Hükümetin ekonomi politikalarına olan güven her geçen gün azalıyor. Piyasa katılımcıları anketine göre halkın 2025 yılı sonunda enflasyon beklentisi yüzde 69,2 olarak hesaplanırken, Merkez Bankası enflasyonun yüzde 21 seviyelerinde olacağını iddia ediyor. Vatandaşın temel ihtiyaçlarını karşılamakta zorlandığı, üreticinin maliyetler altında ezildiği bir ekonomik ortamda enflasyonun kontrol altına alınacağına dair iktidarın açıklamaları inandırıcılıktan uzak görünüyor. Tarımsal girdi maliyetleri hızla artarken, gübre fiyatları bir ayda yüzde 10 yükseldi, sulama ücretlerindeki yıllık artış ise yüzde 100’e ulaştı. Artan üretim maliyetleri doğrudan tüketiciye yansıyor ve gıda enflasyonu vatandaşın sofrasındaki ekmeği küçültüyor.
“Hükümetin ekonomi yönetimi başarısız olurken, fatura yine vatandaşa kesiliyor”
Tüm bu ekonomik göstergeler, Türkiye’nin ciddi bir çıkmazın içinde olduğunu gösteriyor. Üretim düşerken, halk borç batağına sürükleniyor, enflasyon yükseliyor ve gelir adaletsizliği derinleşiyor. Hükümetin ekonomi yönetimi başarısız olurken, fatura yine vatandaşa kesiliyor. Cumhuriyet Halk Partisi olarak, halkın alım gücünü artıracak, üretimi teşvik edecek ve gelir dağılımındaki adaletsizliği ortadan kaldıracak politikalar için mücadelemizi sürdüreceğiz. Bu kötü yönetimin ülkeye daha fazla zarar vermemesi için bir an önce sandık milletin önüne getirilmelidir.”