Siyasette söz de olmaz vefa da diye hangi siyasi büyüğümüz söyledi bilemiyorum. Ama artık anonim bir söze dönüştü.
Hele biz Ankara Gazetecileri bu sözün anlamını aynel yakin biliriz. Bu gözler ne siyasi entrikalar gördü. Ne siyasi vefasızlıklar gördü. Ama hamama giren terler belki de siyasetin doğasında bu vardır.
Sonuçta siyaset güç kullanma sanatı. Dünyevi bir iş. Kim kimi yarı yolda bıraktı derseniz neler çıkar neler? Örnek mi; Sn. Recep Tayyip Erdoğan Deva Partisi Genel Başkanı Ali Babacan’ı siyasete kazandırdı. Dış İşleri Bakanlığı ve Ekonomi Bakanlığı verdi. Sonunda yolları ayrıldı. Erdoğan’ı yarı yolda bıraktı. Kendisine sorsanız ben bırakmadım diyebilir. Birtakım ilkesel nedenler sayabilir. Halbuki sabır etse siyasi parti kurmasaydı belki de yolları yeniden kesişebilirdi.
Yine AK Parti’yi, Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu’na teslim etti. Dış İşleri Bakanlığı verdi. Başbakanlık verdi. Ama Ahmet Bey yolları ayırdı. Kendi partisini kurdu. Sonuçta 74 bin üyesi olan bir parti 35 bin civarında oy aldı. Siyaseten ayağa kalkamaz bir hale geldi.
Siyaset acımasız bir iş. Parti kurmasa beklese, belki onun için daha iyi olurdu. Ama siyasetçilerin bazen matematikle arası iyi olmayabiliyor. Şimdi ne oldu?
Sonuçta bu iki isim seçimlerden büyük bir hezimetle çıktı. CHP ve İYİ Parti’de Genel Başkan değişti. Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu da siyaseti bırakıyor. Şimdilerde Gelecek ve Deva Partisi’nin durumu tartışılıyor. Bu partilerden yakında kopmalar olacaktır. Siyasette ölü doğmuş partilere dönüştüler. Artık ayağa kalkmaları imkansız hale gelmiştir.
Gelelim CHP’ye. Kemal Kılıçdaroğlu Bey Ekrem Bey’i Beylikdüzü’nden aldı getirdi İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı yaptı.
Peki sonra ne oldu. Kemal Bey Cumhurbaşkanı adayı oldu. Ama adaylığı netleşinceye kadar çekmediği kalmadı. Ekrem Bey ara ara ben de olabilirim beni de görün dedi. Kemal Bey’in kazanamayacak aday olduğu algısına katkı verdi.
Nitekim Kılıçdaroğlu seçimleri kaybedince değişim şart dedi.
Kongrede Kılıçdaroğlu’na karşı Özgür Özel’i destekledi. Kemal Bey kaybetti. Oysa siyasete İmamoğlu’nu Kılıçdaroğlu kazandırmıştı. Ekrem Bey herhâlde partiyi ben yönetirim diye düşünmüş olmalı. Şimdi ise Özgür Özel’in yıldızı parladı. 31 Mart seçimlerinin galibi oldu.
Öyle ki Sn. Erdoğan bile tebrik etti.
Özgür Özel hızla lider olma yolunda ilerliyor. Belki de Cumhurbaşkanı adayı olacak. Ekrem Bey’de bir korku bir korku sormayın gitsin. Ekrem Bey’i destekleyen medyada Özgür Bey’e sakın külliyeye gitme denildi. Taksim’e neden çıkmadın senden lider olmaz denildi. Ancak Özgür Özel emin adımlarla liderlik yolunda ilerliyor. Bakalım bu yolculuğun sonu Cumhurbaşkanlığı adaylığı ile sonuçlanacak mı? Ekrem Bey korkmakta haklı galiba. Belki de olağan üstü kongreye gitmek için çaba sarf eder. Bekleyelim görelim.
Tulum peyniri yoksa çeçil peyniri de mi yoktu Yusuf Hoca?
Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin yeni bir müfredat ortaya koydu. Gerçekten bu müfredat hem milli hem yerli hem de bilimsel…. Hamaset yerine İHA diyor, SİHA diyor, uzay diyor, genetik diyor, tarih diyor, matematik diyor, irfan diyor, bilim diyor. Fakat CHP rahatsız olmuş. Milli ve yerli bölümü herhalde rahatsız etti. Milli Eğitim Bakanını protesto etmek için meclisten Milli Eğitim Bakanlığı önüne yürümüşler. Protestoculara Yusuf Tekin oldukça şık karşılık vermiş. Gelen milletvekillerine simit ikram etmiş.
Ne güzel siyasette normalleşme iyidir. Kutuplaşma yerine diyalog önemlidir. Yusuf Tekin’in tek kusuru Erzincan tulum peyniri ikram etmemiş. CHP Erzincan Milletvekili Mustafa Sarıgül “simit güzel de Erzincan tulum peyniri nerede” diye sormuş. Yusuf Hoca Erzurumludur. Tulum peyniri yoksa bari Erzurum çeçil peyniri ikram etse iyi olurdu.