Aile Danışmanı Selver Yazıcı, gametofobinin, bireylerin sosyo-kültürel
durumlarının evlilik yoluyla tamamen değişmesinin getirdiği bir kaygı durumu
olduğunu belirterek, “Toplumsal olarak yüklenen görevler gametofobiyi
erkeklerde daha çok ortaya çıkarabiliyor” dedi.
Gametofobinin evlilikle beraber sosyal ve kültürel durumların değişmesi kaygısı sonucunda ortaya çıkan bir durum olduğunu söyleyen Psikolog Selver Yazıcı, “Gametofobi, kelime olarak Yunanca ‘gamos’ yani evlilik fobi de korku yani evlilik korkusu anlamına gelen psikolojide kullanılan bir terimdir.
Belirtileri genel olarak anksiyetik durumlarda yani hem duygusal hem de fiziksel olarak kişinin sosyal yaşamını ilişkisel bazda etkileyen bir rahatsızlıktır. Kişilerin uzun süreli ilişkilerden, özellikle evliliğe gidecek iyi giden ilişkilerden kaçınma durumudur.
Bunun altında yatan sebeplerin en başında kişinin geçmiş yaşamında olan olumsuz faktörler, aldatılma, boşanma ya da terk edilme gibi faktörler yatar. Gametofobide en büyük etki sosyal yaşamdır. Hem teknolojik hem de sosyal yaşam anlamında bireylerin sosyo-kültürel durumlarının evlilik yoluyla tamamen değişmesinin getirdiği bir kaygı durumudur aslında. Hem maddi Olarak insanların etkileneceğini düşünmesi hem sosyal hayat anlamında sosyal çevresinin ve sosyal etkinliklerinin değişeceğini düşünmesi kişiyi Gametofobiye itebilir” dedi.
“Erkeklerde daha çok görülüyor”
Yazıcı, toplumsal açıdan yüklenen sorumlulukların erkeklerin gametofobiye yakalanmasını daha çok etkilediğini söyleyerek, “Oransal olarak baktığımızda kadınlar da erkekler de gametofobiyi yaşayabiliyorlar ama günümüzde daha çok erkeklerin gametofobi yaşadığını gözlemliyoruz ve görüyoruz. Aslında bunun en büyük etkilerinden bir tanesi toplumsal yani kültürel olarak erkeğe düşen görevin maddi ve sorumluluk açısından daha fazla olduğunu düşünmeleri. Evlendiklerinde sosyal hayatlarının tamamen değişeceğini düşünmeleri ve ekonomik olarak erkekte toplanan bir sosyal sorumluluğun olması erkeklerin gametofobiye yakalanmalarını daha fazla etkiliyor diyebiliriz” dedi.
Gametofobinin genel olarak ilaç tedavisine ihtiyaç duyulmayan bir durum olduğunu söyleyen Yazıcı, “Biz gametofobide çözüm olarak genelde bilişsel davranışçı terapi uygularız. Bu terapide de kişinin geçmiş yaşantısını kontrol ederiz. Kişiden geçmiş yaşantısını anlatmasını isteriz. Geçmişte yaşadığı olumsuz bir ilişki var mı ya da daha önemlisi ailevi durumunda anne-baba ilişkisi nasıl? Boşanmış bir ailede yada sürekli kavga eden anne-baba ile büyümüş insanlarda gametofobi görülme ihtimali daha fazladır. Bilişsel davranışçı terapi ile beraber biz kişinin geçmiş yaşantısını, aynalamasını ve bu problemleri kendi kendine çözmesini, problemlerin altındaki sebepleri bulup ortaya çıkarmasını ve bunlarla yüzleşmesini sağlayarak gametofobiyi genel olarak tedavi edebiliriz fakat düşük de olsa yüzde 5‘lik bir durum da olsa psikiyatrik tedaviye de ihtiyaç duyulabilir. Bu durumda da psikiyatri doktorlarına giderek ilaç tedavisine başlanabilir fakat gametofobi çok fazla ilaç tedavisi önerdiğimiz bir durum değil” ifadelerini kullandı.