• BIST 10075.17
    • Altın 3016.913
    • Dolar 35.3654
    • Euro 36.3831

      Muammer Tan Hoca’nın ardından…

      Refik Tuzcuoğlu

      Henüz 15 yaşındayım. Bir arkadaşım; “Akşam Muammer Hoca’nın evine davetliyiz, sen de gel istersen” dedi. “Memnuniyetle olur” dedim. Muammer Hoca, Konya İmam Hatip Lisesi’nin meslek dersleri hocasıydı. İlk kuşak İmam Hatip ve İslam Enstitüsü neslindendi. Henüz derslerimize girmemişti. Talebe camiasında ismi “efsane hocalar” arasında geçse de uzaktan görmek dışında kendisini tanımıyorduk.

      Akşam namazını müteakip Muammer Hoca’nın kapısındaydık. Sanıyorum 8-10 civarında talebeden oluşan bir gurup olmuştuk. Bizi kapıda karşıladı. Salonda gösterilen yere oturduk. Duvar saatinin tik - tak’larını dinlediğimiz sükût içinde geçen bir sürenin ardından Kur’an-ı Kerim okundu. Ardından Muammer Hoca’nın hasbihali başladı.

      Hasbihale mevzu ettiği hakikatleri, orada bulunan hazırûndan ziyade kendi hayatında yaşama aşk ve iştiyakı içinde olduğunu hissediyordunuz. O kuvvetli iştiyak sizi de beraberine alarak aynı istikametteki okyanusa doğru sürüklüyor gibiydi.

      Valide hanım talebeler için pastalar, börekler hazırlamış. Hasbihalin ardından çay yanında ikram edildi. Fazlaca hazırlanan ikramların ikinci tur dağıtımına geçilince, bendeniz teşekkür ederek “ikramı kabul etmeme gafletinde” bulundum. İşte o an, Muammer Hoca’nın çakır gözleriyle karşılaştım. Başımdan aşağı doğru bir sıcaklık inmeye başladı. Dizlerimin bağı çözülecek gibi oldu. Bir an için bu keskin nazardan kurtulmak ümidiyle tepside ikram edilen tüm pastaları yiyecek bir “gönüllülük” hissettim kendimde.

      Bu ilk görüşmeden sonra Muammer Hoca hayatımızın akışında sürekli yer aldı. Acı tatlı dertlerimizin ortağı oldu. Yol gösterdi, yoldaş oldu. Sır paylaştık, sırdaşımız oldu. Hocalık yanında gün oldu babalık yaptı.

      Bugün düşünüyorum da, kaç okul hocası vardır ki evini talebelerine açmış olsun. Sanıyorum parmakla sayılacak kadar azdır. Kaç tane ev hanımı vardır ki, öğretmen olan kocasının öğrencilerine aylar ve yıllar boyunca bıkmadan usanmadan pastalar, börekler ve envaiçeşit ikramlar hazırlasın. Okul mesaisi yanında akşamlarını ve hafta sonlarını öğrencilerine ayırsın. Onların kişilik ve karakter gelişimlerine bir ömür harcasın.

      Muammer Hoca’yı kaybettiğimiz haberi gelince son bir vefa duygusu ile Konya’ya hareket ettim. Oldukça kalabalık bir cemaat vardı. Talebeleri, sevenleri akın etmişti. Şehir içinden ve dışından hatta yurt dışından son vazifelerini yapmak üzere toplanmışlardı. Tabuta omuz veren insanları kenardan izledim. Gönlü açık, yüzü nurlu, takvası adeta çevreyi aydınlatan mü’min simalar. “Allah herkese böyle bir uğurlama nasip etsin” diye geçti gönlümden.

      “Her nefis ölümü muhakkak tadacaktır”. Ancak geride ne bırakıldığı önemli.

      Muammer Hoca, 90’a yakalaşan hayatını ilme, irfana, talebeye ve maneviyatımıza hizmetle geçirdi. Bugün Türkiye’nin dört bir yanında ilim ve maneviyat erbabı arasında Muammer Hoca’nın emek verdiği pek çok isim var. Onun tedrisatından geçen imam ve müezzin efendiler İstanbul’un selatin camilerinde vazife aldılar, üniversitelerde hoca oldular, devlet bürokrasisinde görev yaptılar.

      Sovyetler Birliği dağıldıktan sonra Azerbaycan’da Kur’an-ı Kerim okumayı bilen yok denecek kadar azdı. Muammer Hoca bunu bir mesuliyet telakki ederek emekli olduktan sonra Azerbaycan’a gidip bir süre Kur’an-ı Kerim öğretti. Yetmedi Bulgaristan’a geçti. O da yetmedi Avrupa’ya geçti. Avrupa’da gitmedik ülke bırakmamıştır zannediyorum. Sohbet ve vaazlarıyla hizmetlerini sürdürdü. Vefatına kadar durup dinlenmeksizin manevi hizmetlere adanmış bir ömür yaşadı.

      Muammer Hoca’nın azmini izah sadedinden bir hatıra:

      Gençlik yıllarında, Konya’nın manevi önderlerinden merhum Hacıveyiszade’ye talebe olur. Hacıveyiszade, ses ve kıraatini takdir eder. Hafızlığını tamamlamasını kendisine vasiyet eder. Muammer Hoca bu vasiyeti ömür boyu unutmaz. Vasiyetin gereğini yerine getirmek için Avrupa’dan dönüş yapar. 70’li yaşlardadır. Rahlenin başına diz çöker. Bir gayretle 71 yaşında hafızlığını tamamlar.

      Muammer Hoca ile ilgili naçizane gözlemlerim şöyle:

      Hakk’a sonsuz teslimiyet, hayatın akışında yüksek bir disiplin, istikamet üzere yaşama azmi, Kur’an ahkâmı ve sünneti seniyyeye ittiba ve hizmette ısrar… Celalli gibi görünen dış görünüşünün derununda kuvvetli bir sevgi, merhamet ve affedicilik vardı. Her gece mü’minlerin af, mağfiret ve selameti için ellerini semaya açan bir gönül dokusuna sahipti.

      Defin vazifesi tamamlandıktan sonra mahdumu Selman Bey’in katılanlara kısa hitabı önemliydi. “Babamız son zamanlarında; ‘Allahım bana istediğim her şeyi verdin. Şimdi son dualarımı da kabul et. Kimseye yük olmadan yanına al. İlme, ilim taliplilerine ve maneviyatımıza yapmaya çalıştığım hizmetlerin hayatımda bereketini her daim gördüm. Bu bereketi kabirde de bana yoldaş et. Son nefesimi “Allah” diyerek teslim etmeyi bana nasip et’ diye dua ederdi.”

      Ve Muammer Hoca abdest almak üzere kalkmışken “Allah” diyerek ruhunu Hakk’a teslim eder.

      Onun ve bir nesil yetiştirmeye kendini adamış tüm hocalarımızın ruhu şad olsun.

      Bu yazı toplam 225 defa okunmuştur.
      • Yorumlar 0
      Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
      Yazarın Diğer Yazıları
      Tüm Hakları Saklıdır © 2010 Kayseri News | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
      Tel : 0000 000 00 00